Çok
ince atasözlerimiz olduğu gibi çok kaba atasözlerimiz de var. Ayrımcılık yapan,
ötekileştiren, ötekileştirdiğiyle alay eden, onu aşağılayan, bazen de yücelten...
türlü türlü atasözü... Bunlardan bazıları hayvanları aşağılıyor,
bazıları engelli, bazıları ırk, bazıları ulus, bazıları yoksul, bazıları varsıl
ayrımcılığı yapıyor; ancak bazı durumlarda öyle cuk diye oturuyor ki o sözler, insan
o sözlerdeki ayrımcılık unsurunu affedemese bile en azından hoş görebiliyor.
Kişinin kendisinde bulunmayan bir şeyin, birden bire çok çok fazlasına kavuşmasından söz ederken "Körün
istediği bir göz, Allah verdi iki göz.'' diyor atasözü ki Allah, bazen bile
değil neredeyse her zaman, sanki dağıtım kepçesinin adalet mandalı hep
arızalıymış gibi sahiden veriyor öyle
bol bol, doğuştan torpilli ya da sonradan ''Yürü ya kulum.'' dediği bazı kullarına,
biliyoruz. Ancak doğuştan değil de
sonradan fakat birden bire buldumcu, yani bir göz isterken ikisine birden sahip
olanlar her şeyi çok çok bulunca doğal olarak kendilerini kaybediyorlar ki atasözü,
içinden kıkır kıkır gülerek ve sahiden eğlenerek, onlar için de ''Görmemişin bir
oğlu olmuş, tutmuş çükünü koparmış.'' diyor.
Çıkarları
gereği çevresinde olup bitenleri görmemiş gibi davrananla duymamış gibi
davrananların sıkı işbirliği ve muhabbetlerinden söz ederken ''Körlerle
sağırlar birbirini ağırlar.'' diyor, ki bu sözün ete kemiğe bürünmüş halini çokça
görüyoruz etrafımızda her gün, her saniye, fakat işte her ne hikmetse bazen bir
şeyler oluyor, belki de ibreti alem için, çıkarlar çatışıyor falan ve
ittifaklar bozulabiliyor.
Sahtekarlık,
hırsızlık,dolandırıcılık, ahlaksızlık, edepsizlik
gibi kötü huyların bulaşıcı olduğunu anlatmak için yine yazık ki günahsız körlerle
şaşıları harcayarak ''Körle yatan şaşı kalkar.'' diyor mesela atasözü, sonra
çoğunluğu bilgisiz ve cahil olan toplumlarda bilgisi varmış gibi görünen
kurnazların başa geçebildiğini, toplumu yönetmeye soyunabildiğini anlatmak için
''Körler memleketinde şaşılar padişah olur.'' diyor, sanki bugünümüzün kaderi
binlerce yıl öncesinde yaşayan atalarımızın o sözüyle çizilmiş gibi.
''Sarımsağı
gelin etmişler, kırk gün kokusu çıkmamış.'' derken, bekle bir gün mutlaka çıkar
demek istiyor, fakat bununla yetinmiyor, bütün hukuksuzlara gözdağı
verir gibi ''Bugün banaysa yarın sana." diyor ve bir de ekliyor:
"Papaz her gün pilav yemez."
"El
için kuyu kazan önce kendisi düşer." derken de eğleniyor yine kendi kendine
atasözü, belli ki bir bildiği var, "Kendi düşen ağlamaz." derken
bildiği net bilgi gibi.
"Minareyi
çalan kılıfını hazırlar." diye hakları gasp edilenlerin içine kara bir
umutsuzluk ağı örerken öte yandan "Yalancının mumu yatsıya kadar
yanar." diyerek insanın içine iyi gelecek bir ferahlık üflemeyi de
unutmuyor.
Her
ne demişlerse hepsini doğru söylememişler atalarımız ama bazen çok doğru sözler
etmişler açıkçası.
Bir
Kenya atasözü, hiç mecaza falan kaçmadan "Filler tepişirken çimenler ezilir." dese
bile, "Dağ ne kadar yüce olsa da yol üstünden aşar." diyen atalarımın
ellerinden öperim.
Aysel
Korkut